Günümüz koşullarında sağlıksız beslenme düzeni, düzensiz hayat tarzı ve kötü alışkanlıklar insanların yaşamında yerini almıştır. Zamanla herkes tarafından benimsenen sağlıksız yaşam tarzı yüksek tansiyon, kalp damar hastalıkları, akciğer ve şeker gibi bazı hastalıklara neden olmaktadır. Eğer bir de kişinin bu hastalıklara genetik yatkınlığı varsa; yanlış beslenme alışkanlıkları ve hareketsiz bir hayat tarzı bu hastalıkların oluşumuna zemin hazırlar.
Şeker hastalığı aniden ortaya çıkan bir hastalık değildir, zaman içinde kendini belli eder. Şeker hastalığının oluşum sürecinde herhangi bir şikayete ve bulguya neden olmayan; ancak, vücut dengesinde bozulmalara neden olan erken bir dönem gözlemlenmektedir. Bu döneme halk arasında gizli şeker denilmektedir.
Şeker Hastalığı Nedir?
Halk arasında şeker hastalığı olarak adlandırılan diyabet, kanda bulunan şeker miktarını düzenleyen mekanizmaların bozulması sonucunda kan şekerinin kontrolsüzce artış göstermesi durumudur. Bu oluşan duruma bağlı olarak bazı dokularda hasar meydana gelebilmektedir.
Şeker hastalığı, altta yatan nedene ve insülin hormonunun salgılanmasını sağlayan mekanizmanın bozulma sebebine göre farklı tiplere ayrılır:
- İnsülin üretim mekanizmasında, doğrudan vücuttaki otoimmün reaksiyonlar sebebiyle bozulmalar yaşanırsa Tip 1 diyabet oluşur.
- Genetik miras, beslenme düzensizliği, vücut ağırlığı ve egzersiz eksikliği gibi faktörler sebebiyle insülin üretim mekanizması bozulursa Tip 2 diyabet oluşur.
Tip 1 diyabetin görülme sıklığı %5 olarak belirtilmektedir. Tip 2 diyabet ise her 100 insandan 9’unda bulunan bir hastalıktır. Şeker hastalığı; körlük, böbrek yetmezliği, kalp krizi, inme ve bacak ampütasyonları gibi birçok hastalıklara sebep olmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü‘nün 2016 yılında yayınladığı verilere göre, dünya genelinde 1,6 milyon insan şeker hastalığı nedeniyle hayatını kaybetmiştir.
Gizli Şeker Nedir?
Şeker hastalığının ortaya çıkışı ani bir şekilde gerçekleşmez. Aile hikayesinde şeker hastalığı bulunan kişilerde, kötü beslenme alışkanlıklarının, hareketsiz yaşam tarzının, ciddi kilo artışının ve ek başka kronik hastalıkların etkisiyle vücuttaki kan şekeri dengesini sağlayan insülin hormonunun çalışma düzeninde bozulmalar yaşanır.
Bu gibi durumların varlığından dolayı kan şekerinin seviyesi, insülin hormonu tarafından olması gereken değere döndürülemez. Oluşan bu duruma insülin direnci adı verilir.
İnsülin direnci oluştuğunda vücut, insülinin etkisi görülmediğinden yeteri kadar üretilmediğini düşünür ve etkisini güçlendirmek için daha çok insülin hormonu üretmeye başlar. Bu doğrultuda, kanda tespit edilen insülin seviyesinde artış gözlemlenir.
Bu süreçle birlikte bahsedilen olumsuz alışkanlık ve davranışlar devam eder ise vücudun insülin üretim mekanizmasında bozulmalar yaşanır ve yeterli seviyede insülin üretememeye başlar. Bunun sonucu olarak kan şekeri yükselmeye devam eder. Bu süreç sonucunda, halk arasında gizli şeker olarak bilinen prediyabet hastalığı oluşur.
Şu da unutulmamalıdır ki; gizli şeker hastalığı, doğru yaşam tarzı ve kullanılan tedavi yöntemleri ile tedavi edilir ise şeker hastalığına dönüşmesi önlenebilir.
Gizli Şekerin Oluşum Sebepleri Nelerdir?
Genetik faktörler dışında bazı risk faktörlerine sahip kişilerde de gizli şeker ortaya çıkmaktadır.
Gizli şekere neden olabilen faktörler şu şekildedir:
- Yanlış beslenme alışkanlıkları,
- Obezite ya da aşırı kilo alımı,
- Aktivitesiz yaşam tarzı,
- Yüksek kan basıncı,
- Yüksek kan kolesterolü,
- Birinci derece aile yakınında Tip 2 diyabet hastalığının varlığı,
- 4 kg’ın üstünde bebek dünyaya getirme.
Gizli Şekerin Belirtileri Nelerdir?
Gizli şeker hastalığında genellikle belirli bir şikayet ya da bulgu oluşmaz. Yapılan araştırmalara göre prediyabeti olan bireylerin sadece %10’luk kesiminde belirli şikayetlerin varlığı gözlemlenmiştir. Bu nedenle, gizli şeker tanısı genellikle, hastaların farklı sağlık sorunları için yaptırdığı kan testleri sonrasında konulabilmektedir.
Ancak kan şekeri düzeyinin yüksek kaldığı süreye bağlı olarak vücut bazı belirti ya da bulgular gösterebilir. Bu belirtiler şu şekilde sıralanabilir:
- Vücut kitle indeksindeki dengesizlikler,
- Çok yemek yeme ihtiyacı,
- Yüksek kan basıncı,
- Kan kolesterolünün artması,
- Halsizlik,
- Yorgunluk,
- Konsantrasyon eksikliği,
- Cildin renginde değişiklik.
Gizli Şeker Tanısı Koyma Yöntemleri
Şeker hastalığı tanısı, açlık ve tokluk kan şekeri düzeyinin ölçülmesi ve HbA1c değerinin belirlenmesi ile konulmaktadır. Sağlıklı bireylerde açlık kan şekeri düzeyi 70-100 mg/dl arasında olmalıdır. Bu doğrultuda, kan değerleri aşağıda belirtilen ölçüler arasında ise şeker hastalığı tanısı konulmaktadır.
- Açlık kan şekerinin 125 mg/dl değerinin üstünde olması.
- Tokluk kan şekerinin 200 mg/dl değerinin üstünde olması.
- HbA1c değerinin 6,5 mg/dl üstünde olması.
Bu bilgiler doğrultusunda, şeker hastalığının habercisi olarak bilinen gizli şekerin tanısı, hastanın kan değerleri şu ölçüler arasında ise konulmaktadır.
- Açlık kan şekeri 100 – 124 mg/dl değer aralığında ölçülürse, açlık kan şekerinde bozulmalar yaşandığı belirtilir.
- Tokluk kan şekeri 140 – 199 mg/dl değer aralığında saptanırsa, glikoz toleransında bozulmaların başladığını gösterir.
- HbA1c değeri 5,5 – 6,4 aralığında tespit edilir ise bireyin kan şekeri değerlerinin 3 ay boyunca yüksek seyrettiği ve buna bağlı olarak prediyabet olduğu söylenebilir.
Bu değerler doğrultusunda kişide bozulmuş açlık şekeri ya da glikoz toleransı tespit edilirse gizli şeker tanısı konur. Gizli şeker tanısı konan kişilerde şeker hastalığı riski vardır. Ancak bu risk alınacak önlemlerle ve uygun tedavi yöntemi uygulanarak ortadan kaldırılabilir.
Bu nedenle gizli şeker çok ciddiye alınması gereken bir hastalıktır. Mutlaka doktor kontrolünde uygun tedaviye başlanmalı ve gerekli önlemler alınmalıdır.
Gizli Şeker Tedavisi Nasıl Yapılır?
Gizli şekerin tedavisinde amaç insülinin normal fonksiyonuna geri döndürmektir. Buna yönelik olarak, insülin direncinin oluşmasında etkili olan faktörleri ortadan kaldırmak hedeflenir. Alınacak önlemler ve uygulanacak tedaviler şu şekildedir:
- Beslenme uzmanı ile birlikte sağlıklı beslenme düzeni oluşturulmalı.
- Günlük aktivite artışı sağlanmalı ve spor aktiviteleri günlük yaşam içinde yerini almalı.
- Vücudun kitle indeksi değeri normal seviyeye ulaştırılmalı, sağlıklı kilo kaybı sağlanmalı.
- Uzman doktorun gerekli görmesi durumunda kişiye ağızdan antidiyabetik ilaçlar hastaya verilmeli.
Hamilelikte Görülen Gizli Şeker
Hamilelikle birlikte progesteron ve östrojen gibi bazı hormonlarda değişimler yaşanır. Hormonlarda yaşanan bu değişimler insülin direncinin oluşmasına neden olabilir. Hormonal değişimler nedeniyle oluşan yüksek glikoz gebelikle birlikte görülür. Bu rahatsızlığa, gestasyonel diyabet ya da gebelik diyabeti denir.
Hamilelikle birlikte görülen gizli şekerde de belirtiler yukarıda belirttiğimiz gibidir. Eğer hastalığın takibi ve tedavisi yapılmaz ise annede ve bebekte çeşitli sağlık sorunları oluşabilir. Bu nedenle, hamilelik boyunca anne kontrol altında tutulmalı ve kan şekeri değerleri sık sık kontrol edilmelidir.
Gebelik ile gelişen gizli şekerin tanısı için anne adayına bir test yapılır. Gizli şeker testi için öncelikle anne adayına, aç karnına 50 gramlık glikozlu su içirilir. Bir saat sonra da kan örneği alınarak kandaki glikoz değerlerine bakılır. Bu test sonucunda anne adayına gizli şeker teşhisi konulması durumunda, tedavi için anne adayına doktor kontrolünde bir beslenme programı çıkartılır.
Aile öykünüzde tip 2 diyabet hastalığı varsa ya da bu belirtilerden bazılarını gösteriyorsanız mutlaka en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalısınız.