Özkaya Tıp Merkezi
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
MENÜ

Check-Up Programları

Check-Up Ne Zaman Yaptırılmalıdır?

Birçok hastalık yaştan bağımsızdır. Riskleri erken tespit ederek hastalıkların önlenmesi, erken teşhis ve tedavisi için yılda bir kez check-up yaptırılması önerilir. Düzenli yapılan kontroller sayesinde birçok hastalık erken dönemde önlenebilir.

Neden Check-Up Yaptırmalıyız?

Hastalıkları erken teşhis ederek gerekli önlemleri almak ve hastalıklardan korunmak çok daha etkili bir yöntemdir. Hastalıkları geç teşhis etmek, hastanın konforunu olumsuz etkilemekte ve tedavi sürecini zorlaştırabilmektedir.

Check-Up İşlemleri Ne Kadar Sürer?

Check-Up işlemleri genellikle yarım gün içerisinde tamamlanmaktadır. Muayene ve kana sonuçlarının çıkmasını takiben değerlendirmeler uzman doktorumuz tarafından online, telefon ya da yüz yüze yapılabilmektedir.

Check-Up İçin Gelmeden Önce Nelere Dikkat Etmeliyiz?

Son 12 saat içinde bir şey yemeyin. (Su tüketebilirsiniz). Son 24 saat içinde düzenli kullandığınız yaşamsal ilaçlar dışında takviye gıda almayınız. Alkol ve kafein tüketmeyiniz. Bedeninizi zorlayacak spor aktiviteleri yapmayınız.

Neden Check-Up?

Check-up “Dönemsel Sağlık Taraması” hiçbir şikayeti olmayan kişilerde, gizli kalmış ve ileride hastalığa yol açabilecek problemlerin saptanması ve önleyici tedbirlerin alınmasını sağlar.

Modern tıp hastalık ortaya çıkmadan önce gerekli önlemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasını sağlamayı amaçlar. Bu nedenle, hiçbir şikayeti olmasa da her insanın belirli periyotlarla doktora başvurarak genel sağlık kontrolünden geçmesi gerekir. Bu periyotlar yaşa ve kişinin genel durumuna göre değişebilir.

6 ayda bir yapılacak olan check-up ile meme, rahim ağzı, prostat ve kalın bağırsak kanserlerinin erken dönemde teşhisi mümkündür.

Çağımızın hastalıkları olan koroner arter hastalıkları, kanser, hipertansiyon gibi pek çok erken ve doğru tanı, yaşam süresi ve kalitesi açısından son derece önemlidir. Ayrıca hiçbir belirti vermeden ve hastada hiçbir şikayete neden olmadan yıllarca sinsice seyreden, öte yandan beyin, kalp, böbrekler gibi hayati organlara da zarar veren hipertansiyon, kolesterol yüksekliği ve diyabet gibi hastalıklarda da erken teşhisin ve düzenli tedavinin önemi büyüktür. Karaciğer hastalığı, meme, rahim, kalın bağırsak, mesane ve prostat gibi sık görülen bazı kanserlerin de erken teşhisi hayati önem taşımaktadır. Önemsiz olduğunu düşündüğünüz bir belirti bile çok önemli bir hastalığın habercisi olabilir.

Unutmayın ki pek çok hastalık erken dönemde fark edilirse, uygulanacak tedavinin başarısı da o denli fazla olmaktadır. Bu nedenle yılda bir kez yaptıracağınız check-up ile sağlığınızdan emin olabilirsiniz.

Yaza Sağlıklı Girin!

Hastalık ortaya çıkmadan önce, gerekli önlemleri alarak kişinin sağlıklı kalmasının amaçlandığı Check up, hem yaşam süresi, hem de kalitesi açısından son derece önemlidir. Siz de yaza girerken check up yaptırıp sağlığınızı güvenceye alabilirsiniz.

Erkekler İçin Check Up’ın Önemi Nedir?

Kişinin belirti gösteren bir şikayeti olmasa da gizlice oluşmaya başlayan hastalıklarının, yapılan muayene ve tetkiklerle erken aşamadayken saptanmasıdır.

Hastaların çoğu için check up standardize edilmiş bir işlem ise de, profesyonel sağlık çalışanları için check up’ın kime, ne zaman, nasıl yapılması gerektiği, iyi bilinmesi gereken bir konudur. “Yetersiz doktor hastalık ortaya çıktıktan sonra tedavi eder, normal doktor hastalık belirti vermeden tedavi eder ve iyi bir doktor ise hastalığı oluşmadan önler” prensibi doğrultusunda, hastalıkların erken dönemde tanısı ve hastalıkların nedeni olan yüksek risk faktörlerini saptamak önemlidir.

Check Up’ların Üroloji Muayenesi Bölümlerinde Ne Gibi Tetkik Ve Testler Yapılır, Bunların Amacı Nedir?

Check up yaptırmanın amacı, olası hastalıkların erken dönemde tespit edilerek, önlem alınması ve böylece kişinin sağlıklı kalmasıdır. Check-up’taki tetkikler sonucu, tanı alan vakaların tedavisi ve risk faktörlerinin düzeltilmesi ile hastalık, sakatlık ve ölümle sonuçlanabilecek durumları önlenmek mümkündür. Herhangi bir yakınması olmayan ve sağlam görülen erişkinlerin, yılda bir kez muayene edilmeleri, iyi bir hekimlik uygulaması olarak değerlendirilir.

Kadınlar İçin Check Up’ın Önemi Nedir?

Check-up yapılan hastalar genellikle iki ekstrem arasında yer alırlar. Bir kısmı, kavramı tam olarak tanımazlarken, bir kısım da gerçekte gereksinimleri olmadığı halde bir sürü rutin testi yaptırma eğilimindedirler. Gerçekten bu işlemlerin yararlı olması için; kişinin yaşı, cinsiyeti, aile öyküsü ve kişisel risk faktörleri değerlendirilerek, yapılacak testlere karar verilmelidir. Etkinlik değerlendirmesi yanında, bir testin, hangi yaş ve cinsiyet grubuna yapılması gerektiği de göz önüne alınmalıdır. Kişinin risk profili de yapılacak testlerin niteliğini ve sayısını belirlemelidir.

İmaj Kaygısı Sigara Bağımlısı Yapabilir!

Bırakınca kilo alıyorum, hamile kalınca içmeyeceğim, çevremde herkes kullanıyor, bu benim tek zevkim… Sigara bağımlıları zararlarını bildikleri halde pek çok bahane ile bu alışkanlıklarını sürdürmeye devam ediyor. Kullanım yaşının gelişmiş ülkelere göre Türkiye’de çok daha düşük olması ise önemli bir tehlikeye işaret ediyor. Daha çocuk yaştaki bireyler ve gençler genellikle imaj kaygısı, büyüdüğünü ispat etmeye çalışma gibi nedenlerle sigara kullanabiliyor. Ancak sigaranın zararlı etkilerinin daha geniş kitlelere duyurulması, bağımlılık halinde de konu ile ilgili psikolojik destek alınması da önem taşıyor. 

En Hızlı Yayılan Ve En Uzun Süren Salgın


Dünya Sağlık Örgütü’nün “dünyanın en hızlı yayılan ve en uzun süren salgını” olarak ifade ettiği sigara, ülkemizde de önemli bir halk sağlığı sorunu haline gelmiştir. Son yıllarda sigara içme alışkanlığı, gelişmiş ülkelerde azalmakta iken, gelişmekte olan ülkelerde tüketimi her geçen yıl artış göstermektedir. Sigara bağımlılığı, içme örüntüsünün tutarlılık göstermesi, giderek sigara miktarının artırılması, bırakınca yoksunluk belirtilerinin yaşanması ve başarısız sigara bırakma girişimleri şeklinde tanımlanmaktadır.


Başlama Yaşı 10-11 Yaş Sınırına İndi


Sigara, içerisinde bulunan bağımlılık yapıcı madde olan nikotin nedeniyle aynı zamanda nikotin bağımlılığı olarak da adlandırılmaktadır. Sigara içmenin nikotin ile ilişkili bedensel etkilerinin yanı sıra ruhsal ve davranışsal yönleri de zamanla gelişmektedir. Bedensel, ruhsal ve davranışsal faktörler birbiriyle etkileşim halindedir ve bu faktörlerin yeterince incelenmediği durumlarda kişi kolaylıkla tekrar sigaraya başlayabilmektedir. Toplumsal, ekonomik ve sosyokültürel etmenler nedeniyle nikotin bağımlılığı sık gelişebilmekte ve Türkiye’de sigara başlama yaşının 10-11 sınırına indiği tahmin edilmektedir.
Çocukların ve ergenlerin sigaraya başlama nedenleri şunlardır;


• Düşük benlik saygısı, okul problemleri
• Akran etkisi
• Anne-babanın ya da aile büyüklerinin sigara içmesi
• Özendirici olması
• Bir gruba dahil olma kaygısı
• Bir büyüme sembolü olarak görülmesi
• İmaj kaygısı
• Kendini değersiz algılama


Bu nedenlerin yanında içmeyi cesaretlendirici ortam, çevreye özenme ve uyum gibi faktörler bu yaş grubunda sigara içme nedenleri arasında bulunmaktadır. Erken yaşta başlanan sigara içimi, erişkinlikte sigara içimi için en önemli risk etkenidir ve sigara içilen çevreden uzak duruldukça sigara içim ve bağımlılık oranının daha düşük olduğu belirtilmektedir.


Ulaşım Kolaylığı En Büyük Sorun


Sigara ulaşım kolaylığı, fiyatı ve diğer bağımlılık biçimleriyle karşılaştırıldığında ekonomik, hukuksal ya da ruhsal düzlemde daha az soruna yol açmaktadır. Bu durumda, sigaranın yarattığı olumsuz sonuçlara duyarsızlık yaratmakta ve sigarayı bırakma çabalarını azaltmaktadır. Ulaşım kolaylığı dışında, “kilo alırım, herhangi sebepten dolayı da ölebilirim, artık çok geç ya da gelecekte bırakırım” gibi düşünce kalıpları da sigarayı bırakmayı engelleyen nedenler arasında bulunmaktadır.


Sigarayı Kendi Başına Bırakanların %98’i Tekrar Başlıyor


Sigara bırakma başarı oranı, birçok madde bağımlılığı tedavisinde de olduğu gibi kişinin kendi isteği ve iradesi ile ilişkili olmaktadır. Davranışsal, fizyolojik ve ruhsal yoksunluk belirtilerinin kişiyi zorladığı bu süreçte, bilgilendirici ve destekleyici yardım almak bırakma eyleminin devamının sağlanması açısından çok önemlidir. Yapılan araştırmalara göre her yıl sigara içenlerin % 70 ’i bırakmayı düşünmekte ve 1/3 ü de bırakmayı denemektedir. Ancak bu süreci herhangi profesyonel bir yardım talep etmeden kendi başına deneyenlerin %98’i sonraki bir yıl içerisinde yeniden sigaraya başlamaktadır.


Sigara Bir Kendine Zarar Verme Davranışıdır


Sigarayı bırakma döneminde ortaya çıkan öfke, huzursuzluk, madde arama davranışı, gerginlik, yoğunlaşma güçlüğü gibi yoksunluk belirtileri kişinin içme süresi ve miktarı ile de doğrudan ilişkilidir. Çoğu bağımlı, diğer bağımlılık örüntülerinde olduğu gibi sigarayı bir rahatlama, stresle baş etme, öfke kontrol aracı gibi görmekte ve bu davranışı pekiştirmektedir. Psikolojik destek ile eşleşen bu davranış şekli ile ilgili farkındalık ve zor durumlarla baş etme becerileri psikoterapi yöntemleri ile kişiye kazandırılabilmektedir. Ayrıca bir çeşit kendine zarar verme davranışı olan sigara ve tütün kullanımının altında yatan nedenler incelenmeli ve destekleyici psikoterapi görüşmeleri kişinin ihtiyaçları doğrultusunda planlanmadır.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nedir? Belirtileri ve Tedavisi

Bağımlı kişilik bozukluğu, insanların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmaya devam etmesi korkusuyla başkalarına bağımlılığın söz konusu olduğu bir kişilik bozukluğudur. Bağımlı kişilik bozukluğunda kişi kendini muhtaç hisseder ve başka insanların ilgi ve bakımına ihtiyaç duyar.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nedir?

Bağımlı kişilik bozukluğu, kişinin kendisini çaresiz ve yalnız hissetmesinin sonucu olarak başka insanların bakımına, desteğine ve ilgisine muhtaç olduğu zihinsel bir bozukluktur. Bağımlı kişilik bozukluğunda kişi kendisini çaresiz hissetmesinin yanında diğer insanların daha güçlü ve becerikli olduğu inancını taşır.

Yaygın bir psikolojik bağımlılıkla karakterize edilen bağımlı kişilik bozukluğunda bireyler kendilerine bakamayacak duruma gelir. Bakım ihtiyacının yanı sıra basit kararlar vermekte bile zorluk çekerler. Bakım ihtiyacını ve karar verme yetisini diğer insanların gerçekleştirmesini isterler. Bu süreçte sadece ilgi görme ihtiyacı bir kenara, diğer insanları rahatsız edecek kadar yapışkan bir tavır bile sergileyebilirler.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde görülen yaygın belirtiler arasında terk edilme ve yalnız kalma korkusu, çaresizlik, duygusal açlık, basit kararları vermekte zorluk çekme ve sorumluluktan kaçınma yer alır.

Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler genellikle böyle bir sorunla mücadele ettiklerinin farkına varamayabilir. Bu gibi durumlarda profesyonel destek alınması şarttır ve bu bozukluk psikoterapi yöntemiyle tedavi edilmeye çalışılır.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Neden Olur?

Bireyin nasıl yetiştiği, bağımlı kişilik bozukluğunun oluşmasını önemli ölçüde etkiler. Çocuklukta istismara maruz kalınması, çocukluk travmaları, ailede psikolojik bozukluk geçmişi olan kişilerin genetik etkisi ve yetiştiği ortamdaki kültürel etkiler veya gelenekler bağımlı kişilik bozukluğuna yol açabilir.

Bağımlı kişilik bozukluğuna yol açabilecek faktörler şu şekilde açıklanabilir:

İstismara maruz kalınması: Özellikle çocukluk döneminde istismara maruz kalmış kişilerde yaşamın ileri evrelerinde bağımlı kişilik bozukluğu geliştirme riskleri daha yüksektir. Bu durum aynı zamanda başka psikolojik bozuklukları da tetikleyebilir.

Çocukluk travmaları: Çocukken sevilen birinin vefatı, meydana gelen kazalar, şiddet ve geçirilen bir hastalık çocukluk travmalarına örnek olarak verilebilir. Bu kişiler duygusal olarak bir zayıflık hissedebilir ve bağımlı kişilik bozukluğuna yatkın olabilirler.

Aşırı korumacı veya otoriter ebeveynler: Anne veya baba çocuklarına karşı aşırı korumacı veya otoriter davranışlar sergileyebilir. Bu davranışlar genellikle çocuğun iyiliğini düşünerek yapıldığı ifade edilse de bu durum çocuğa zarar verebilir ve psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilir.

Genetik: Kişinin ailesinde bağımlı kişilik bozukluğu dahil olmak birtakım psikolojik bozukluklara sahip olan bireylerin varlığı da bu durumu tetikleyebilecek faktörler arasında yer alır.

Kültürel etkiler veya gelenekler: Bireyin yetiştiği kültür, çevresindeki gelenek-görenekler ve bazen dini inançlar da psikolojik olarak kişiye zarar verebilir.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Belirtileri Nelerdir?

Bağımlı kişilik bozukluğunda kişi yalnız kalma korkusu, çaresizlik, günlük ihtiyaçlarını giderememe ve basit kararları vermekte bile zorluk çekme gibi belirtiler yaşar. Bu bireyler sosyal ilişkilerde zayıftır ve diğer insanlara muhtaç olmakla birlikte aşırı yapışkan davranışlar sergiler.

Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde görülebilecek belirtiler şu şekildedir:

  • Terk edilme ve yalnız kalma korkusu
  • Çaresizlik, tükenmişlik
  • Günlük ihtiyaçları giderememek
  • Basit kararları vermekte zorluk çekme
  • Sürekli başkalarından tavsiye almak
  • Pasif davranışlar
  • Sosyal ilişkilerde zayıflık
  • Eleştiriye karşı aşırı duyarlılık
  • Saflık hali

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Nasıl Teşhis Edilir?

Bağımlı kişilik bozukluğunun tanısı için kişinin yaşadığı semptomlar, geçmişte yaşadıkları ve şu an nasıl bir ruh hali içinde bulunduğu önemlidir. Psikolog veya psikiyatrist, bu sorgulamaların ardından kişinin yakın çevresinden de bilgiler toplayarak kesin tanıyı koymaya çalışır.

Bağımlı Kişilik Bozukluğu Tedavisi Nasıl Yapılır?

Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler bu bozukluğun farkına varmakta ve kabullenmekte zorluk yaşadıkları için bu süreçte tedavi kolay bir şekilde gerçekleşmeyebilir. Tedavi ise genellikle psikoterapi ve ilaçları içerir.

Psikoterapide amaç, kişinin düşünceleri ve davranışlarıyla ilişkili kaygı ve korkularını ortaya çıkarmasına yardımcı olmaktır. Ayrıca psikoterapide kişinin çevresiyle daha olumlu ilişkiler kurması da sağlanır.

İlaç tedavisinde ise genellikle depresyon ve anksiyete ilaçlarından faydalanılır. Bağımlı kişilik bozukluğunu tedavi edecek spesifik bir ilaç olmadığı için depresyon ilaçları bu süreçte kişilik bozukluğunun etkilerini azaltma noktasında faydalı olabilir.

Saç Ekimi Öncesi ve Sonrası Nelere Dikkat Edilmeli?

Saç ekimi öncesi ve sonrası dikkat edilmesi gereken birçok kritik detay bulunmaktadır. Tedavinin uygulanması öncesi ve sonrası bu hususlara dikkat edilmemesi operasyon sonrası süreci önemli etkileyebilecektir.

Saç ekimi; kulağın üst bölgesi ile ensenin başladığı kısımdan kıl köklerinin (greft) saç dökülmesi görülen bölgeye nakledilmesidir. Saç ekimi yaptırmak isteyen bireylerin dikkat etmesi gereken en önemli husus; işlemin bir sağlık kuruluşunda alanında uzman hekimler tarafından uygulanmasıdır.

Son yıllarda dış görünüşün estetik görünmesine neden olan saçlar oldukça önem kazanmıştır. Bu nedenle saç sağlığı ve saç bakımı dikkat edilmesi gereken hususlardır. Saç dökülmesi ile oluşan kellik problemi cerrahi uygulamalarla çözülmektedir. Saç ekimi işleminin başarı ile tamamlanması, kişinin beklediği görüntüye ulaşabilmesi için uygulama uzman cerrah tarafından gerçekleştirilmelidir.

Saç Ekimi Öncesi Nelere Dikkat Edilmeli?

Tedavi kararı aldıysanız saç ekimi öncesi operasyon süreci ile ilgili kritik detaylar hakkında bilgi sahibi olmalısınız. Doğru bilgiye ulaşabilmeniz ve kendiniz için uygun yöntemin belirlenebilmesi için bir hekimden bilgi almalısınız. Saç ekiminde sonucun başarısını etkileyen pek çok faktör bulunur. Bunlardan bazıları; kişinin kıl köklerinin (greft) kalitesi, yaşı, beslenme alışkanlıkları, sigara ve alkol tüketmesi, saçlarında dökülmenin düzeyi ekim işleminin sonuçlarını doğrudan etkilemektedir. Öncelikle kişiye ne kadar saç ekilmesi gerektiği, saç yoğunluğu gibi kriterler belirlenmektedir. Bu değerlendirme ışığında hastaya doğru bir şekilde bilgilendirme yapılmalıdır.

Saç ekiminden önce dikkat edilmesi gereken hususlar, uygulanması gerekenlere detaylı olarak aşağıda yer verilmiştir. Bunlara uyum sağlamanız iyileşme sürecinizi kısaltırken tedavinin maksimum verime ulaşmasını sağlar. Kıl köklerinin yeni ekildiği alanda tutunabilmesi ve saçların uzayabilmesi için dikkatli olmak önemlidir. 

Saç Ekimi Sonrasında Nelere Dikkat Edilmelidir?

Saç ekimi sonrasında dikkat edilmesi gereken hususlara detaylı olarak aşağıda yer verilmiştir. Saç ekimi sonrası dikkat edilmesi gereken hususlara tam uyum sağlamanız tedavinin en önemli kısmıdır. Saç köklerinin deriye tutunabilmesi, kıl kökü alınan bölgenin iyileşebilmesi ve saçların sağlıklı bir şekilde uzayabilmesi bu hususları uygulamanız ile doğrudan ilişkilidir. 

İşlemden sonra 2 hafta boyunca uygulamanız gereken yıkama yöntemleri bulunmaktadır. Bu süreçte şampuan ve kullanmanız gereken diğer ürünler tarafınıza bildirilecektir. Doktor tarafından size verilen ilaçları 8 gün süresince saatinde kullanmanız önemlidir.

Neden Saçlar Dökülür?

Saç dökülmesi, hem kadınlar hem de erkekler için yaygın bir sorun olup, genellikle görünüm endişelere neden olur. Erkeklerde daha sık rastlanan bu durum, çeşitli faktörlerle tetiklenebilir. Bunun en büyük sebebi genetik faktörlerdir. Saç dökülmesine sebep olan diğer nedenler arasında ise sigara, beslenme alışkanlıkları, stres, uyku düzeni, deri problemleri, vitamin eksiklikleri, hormonal bozukluklardır. Kadınlarda ise doğum sonrasında yaşananlar, hamilelik, emzirme dönemi, menopoz süreci, doğum kontrol yöntemleri kullanımı saç dökülmesinin arttığı dönemler olarak görülmektedir.

Saç Dökülmesinin Nedenleri

Genetik Faktörler: Kalıtsal yatkınlıklar, saç dökülmesinin en yaygın sebeplerinden biridir ve erkek tipi kellik olarak bilinir. Genetik olarak saç köklerinin bazı hormonlara duyarlılığı, saçların zamanla dökülmesine neden olabilir.
Stres ve Yaşam Tarzı: Yoğun stres, aşırı diyetler ve dengesiz yaşam tarzı seçimleri, saç foliküllerinin zayıflamasına ve saç dökülmesine yol açabilir.
Sağlık Sorunları: Menopoz, tiroid problemleri, demir eksikliği kansızlık gibi sağlık durumları saç dökülmesini tetikleyebilir.
Beslenme Eksiklikleri: Yetersiz beslenme ve özellikle demir, çinko, B12 vitamini gibi saç sağlığı için kritik olan vitamin ve minerallerin eksikliği, saç köklerinin zayıflamasına ve dökülmesine sebep olabilir.

Saç Dökülmesi Tedavileri

Beslenme Düzeltmeleri ve Vitamin Takviyeleri: Sağlıklı saç büyümesini desteklemek için gerekli besinlerin ve vitaminlerin sağlanması önemlidir.
Saç Ekimi: Kalıcı saç kaybı durumunda, FUE tekniği ile doğal görünümlü saç ekimi yapılır. Bu teknik, kalıcı ve sağlıklı bir çözüm sunar.

Saç Dökülmesiyle Başa Çıkma Yolları

Doğal Ürün Kullanımı: Saç bakımı için kimyasal içermeyen, doğal ürünlerin tercih edilmesi, saç köklerine zarar verme riskini azaltır.
Zararlı Alışkanlıklardan Kaçınma: Alkol ve sigara gibi zararlı alışkanlıklar, genel sağlık ve dolayısıyla saç sağlığı üzerinde olumsuz etkilere sahiptir.
Düzenli Kontroller: Saç dökülmesi sorunu uzun süre devam ediyorsa, altta yatan nedenlerin belirlenmesi ve uygun tedavinin uygulanması için bir dermatoloji uzmanına başvurmak önemlidir.

E-Hizmetler

7/24 Kolay & Hızlı Randevu

Özkaya Tıp Merkezi Özkaya Tıp Merkezi
0(312) 417 8585