Somatik belirti bozuklukları varlığında belirgin bedensel semptomlar görülür ancak yine de bunlar ruhsal bozukluklar olarak tanımlanır. Hastalar genellikle, vücutlarının farklı bölgelerinde oluşan ağrı, yorgunluk, baş dönmesi, çarpıntı vb. bedensel şikayetler ile uzmana başvurur.
Psikosomatik bozukluklar, mevcut bir tıbbi hastalığın varlığında kısmen duygusal faktörlerden kaynaklanan fizyolojik değişiklikler ile karakterize bozukluklar olarak tanımlanmaktadır. Kardiyovasküler, solunumsal, endokrinolojik, dermatolojik vb. çeşitli sistemlerde ortaya çıkabilmektedir. Somatik belirti bozuklukları, belirgin somatik veya bedensel semptomların göze çarptığı ancak ruhsal bozuklulardır. Kişiler genellikle, vücutlarında farklı bölgelerde oluşan ağrı, yorgunluk, baş dönmesi, çarpıntı vb. gibi bedensel şikayetler ile başvururlar. Aynı anda birden fazla belirtiden şikayetçi olunabileceği gibi, kalıcı ve sürekli nitelikte tek bir belirtiden de bahsedilebilir. Kişi, yüksek düzeyde bir sağlık korkusu ile kendisini kontrol etme davranışına da sahip olabilmektedir. “Tıbbi durumları etkileyen psikolojik etkenler” olarak da adlandırılmaktadırlar.
Psikosomatik belirti bozukluğu (Somatoform bozukluk) belirtileri şöyle sıralanmaktadır:
Psikosomatik belirti bozukluğu (Somatoform bozukluk) sebepleri şöyle sıralanmaktadır:
Somatik belirti bozukluğunun tanı ölçütleri şöyle sıralanmaktadır:
A. Sıkıntı veren ya da günlük yaşamı önemli ölçüde kesintiye uğratan bir ya da birden çok bedensel belirti
B. Somatik belirti ya da belirtilere aşağıdakilerden en az birinin (düşünce, duygu ve davranış) eşlik etmesi;
C. Herhangi bir somatik belirti sürekli olarak bulunmasa da, aralıklı olarak en az 6 ay semptomatik olma durumu
Psikosomatik belirti bozukluğunda (Somatoform bozukluk) doğru tedavi yöntemini belirlemek için somatik belirtileri etkileyen psikolojik, sosyal ve kültürel faktörler belirlenerek, bozukluğun hastanın hayatında bazı düzenlemeler yapması için “işlevsel” olduğunun izahı, bireyin bedensel stres ile aktif olarak başa çıkma potansiyelini de artıracaktır.
Bir kısım hastaların, sağlık sistemi içinde gözden kaçırılmış, önemsenmemiş hissettiği dikkate alındığında terapötik bir güven ilişkisi içinde oluşturulan terapi ilişkisinin önemi göze çarpacaktır.
Bu bozukluğu olan çoğu çocuk, geç ergenlikte veya erken yetişkinlikte iyileşmekte olup, psikolog ve hasta arasında güçlü, pozitif bir ilişki esastır.
Psikoterapide, tedaviye yaklaşımın seçilmesi, psikosomatik belirtilere tolerans, hastanın tedaviye başlama kapasitesi, değerlendirilerek bir yol belirlenir. Tedavinin hedefleri arasında, psikosomatik belirtilerin sayı ve şiddetinde iyileşme, rutin yaşam aktivitelerindeki işleyişi arttırma, duygusal başa çıkma becerilerinde artış, eğer var ise, anksiyete/depresyon semptomlarında iyileşme belirlenebilir.
Psikoterapi, bu hastalarda kullanılan net bir tedavi yöntemi olup, bazen kişiler yine de “konuşma tedavisinin” bedensel belirtileri nasıl yok edeceğini anlamlandırmakta zorlanabilirler. Ancak araştırmalar göstermektedir ki, özellikle bilişsel davranışçı terapinin (BDT) somatik belirti ve ilişkili bozuklukları olan hastalarda olumlu etki yaratmaktadır. Kişinin inançlarını doğrulamak veya tersini kanıtlamak için, kişinin yaşantısını ve düşünce yapısını anlamak, farkındalığı arttırıcı çalışmalar yaparak, zihinsel işleyişi iyileştirmek, zararlı davranış örüntülerini değiştirmek kullanılan adımlar arasında yer alacaktır.
Sağlıklı bir hayat tarzı, fiziksel, sosyal aktivite, düzenli uyku ve yaşam düzenine gevşetici hobilerin eklenmesi teşvik edilmelidir. Gerekli görüldüğünde, tedaviye bir antidepresan ilaç da eklenmesi önerilebilir. Özellikle baskın semptom ağrı olduğunda, ilaçlar destek sağlayabilmektedir. Farmakoterapi, somatik belirti bozukluğu olan bir kişide anksiyete bozukluğu veya depresif bozukluk gibi altta yatan başka bir bozukluk olduğunda da işe yaramaktadır.