Fiziksel travmalar, ameliyatlar, geçirilen kazalar ve sonrasında oluşan ameliyat dikiş izi, hastalıklar, yanıklar, yanık izi, bazı deri enfeksiyonları ve kesikler vücutta skar adı da verilen yara izi oluşumuna neden olabilmektedir. Derinin üst tabakasında görüntü olarak iz bırakan bu yaralar kişilerin psikolojik durumlarını etkileyebilmektedir. Yara oluştuğu anda zaman kaybedilmeden doğru yaklaşımla müdahale edilmesi daha az iz kalmasını sağlayacaktır. Oluşan travmanın etkisi ne kadar büyükse yaranın izi de o kadar büyük ve derin olabilmektedir. Yara izi için uygulanan tedaviler izin tamamen geçmesini sağlamaz ancak en aza indirilmesini amaçlar.
Cildin üst tabakasının herhangi bir nedenle yok olmasıdır. Özellikle görünür bölgede olan bir yerde ise yara izi kişiyi çok rahatsız eden bir durumdur. Yara izi travma, cerrahi, düşme, kesme, yanma gibi etkenlere bağlı oluşur. Cerrahilerde mutlaka kesilen her yerde iz kalır ancak ameliyatlarda bu izler saklamaya ya da en aza indirilmeye çalışılır. Aslında tamamen yok edilemez ancak görünürlüğü azaltılır, fark edilmeyebilir.
Yara izleri, vücutta oluşan yaraların iyileşme sürecinin bir parçası olarak bilinmektedir. Aynı zamanda bağışıklık sisteminin cildi mikroplardan ve diğer zararlı maddelerden koruduğu bir bariyerdir. Cilt hasar gördüğünde, vücut kendi kendini iyileştirmek için kolajenden yapılmış yeni bir doku oluşturmaktadır. Kolajen, cildi iyileştirmek ve eklemlerin korunmasında önemli bir rol oynar. Enfeksiyondan korunmak için cildi onarır ve açık alanları kapatarak yeni doku oluşumunda etkili olur.
Çoğu yara izleri zamanla yok olur ve uzun süreli sağlık sorunlarına neden olmamaktadır. Bir yara izinin nasıl değiştiği, konumuna, boyutuna ve türüne bağlı olarak değişmektedir. Bir yara izi zamanla silikleşebilir ama tamamen kaybolmaz. Bazı yara izleri aylar veya yıllar sonra sorunlara neden olabilir. Ağrılı veya kaşıntılı hale gelebilir.
Yara izleri, geçmişte oluşan yaralanma, ameliyat veya diğer sebeplerden dolayı oluşabilir. Tamamen yok olması istense de yara dokusu, çevre dokulardan farklı olduğu için kalıcı olabilmektedir.
Birçok yara izi tedavisi olmaksızın kendi kendine kaybolur fakat iz bırakabilmektedir. Bununla birlikte, keloidler (doku onarımının devam edip büyümesi) ve akne izleri kaybolmayabilir. Yaşlandıkça, cildiniz sıkılığını kaybettiği için sivilce sebebiyle oluşan yara izleri daha belirgin hale gelir.
Belirgin iz durumlarında özellikle kaza ve travmalardan sonra yüzde kollarda kalan izler maalesef tamamen geçirilemez. Bunları azaltmak mümkündür. Bazı çok kötü izlerde cerrahi müdahale yapılarak en azından yaranın kalınlığı, genişliği azaltılmaya, daha ince bir hale getirilmeye çalışılır.
Mevcut izlerde bir ilerleme olmuyorsa yapılacak işlem erken dönemde silikon baskıdır. Silikon yapraklarla yara izinin üzerine basılarak yaranın kabarması, daha düzgün iyileşmesi sağlanır. Bu yöntem ancak erken etkilidir. Yine erken dönemde bir takım iz kremlerine başvurulur.
Olgunlaşmış yara izlerinde lazer tedavisi fayda sağlar. Lazerle birkaç seans yara izi görüntüsü azaltılabilir. Bazı yara izlerinin altına PRP yapılabilir. Eğer iz çökükse izin altına yağ enjeksiyonu yapılabilir.
Yine rahatsız edici izlerde dermabrazyon peeling denilen işlemler tercih edilebilir. Bunlar mekanik olarak o bölgeyi tıraşlayarak yaranın alttan daha iyi iyileşmesini sağlar ya da kimyasal birtakım maddelerle aynı zımparada tıraşlıyormuş gibi hafif kontrollü yanıklar oluşturarak üstteki kötü dokuyu atıp daha iyi iyileşme göstermesini amaçlar.
Yanıklar da yara izi olarak tanımlanır. Tüm yara ve yanıklar akut dönemde tedavi edilmesi gerekir. Tedavi yanığın derecesine göre belirlenir. Yanığa yönelik antibiyotikli kremlerin yanında leke ve iz tedavisini giderecek iz kremler eklenir.