Tip 1 diyabet pankreasın çok az ya da hiç insülin üretmediği, özellikle genetik faktörlerle birlikte diğer bazı nedenlerin sonucunda genellikle çocuklar, gençler ve erişkinlerde ortaya çıkan oluşan insüline bağımlı olunan otoimmün bir hastalıktır. Tip 1 diyabetin tam anlamıyla bir tedavisi olmasa da insülin, diyet ve yaşam tarzı değişiklikleriyle şeker kontrolünü yönetmek mümkündür.
İnsüline bağımlı diyabet olarak da bilinen tip 1 diyabet, bağışıklık sisteminin pankreastaki insülin yapan beta hücrelerine saldırması ile insülin üretiminin yetersiz ya da hiç olmadığı, insülin ihtiyacının takviye ile karşılanmak durumunda kalındığı kronik diyabet hastalığı türüdür. Tip 1 diyabete genellikle çocukluk ve ergenlik döneminde rastlanır.
Kişinin vücudunda yeteri kadar insülin hormonu bulunmadığı durumlarda kanda çok fazla şeker birikmesi yaşanır, bu durum da hiperglisemiye (yüksek kan şekeri) neden olur. Vücut yediği yiyecekleri enerji için kullanamayacak duruma gelir ve tedavi edilmediği durumlarda tip 1 diyabet hastalığı ciddi riskleri beraberinde getirir. Bilinen belirgin bir tedavisi söz konusu olmayan tip 1 diyabet; insülin, ilaçlar, diyet listesi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle birlikte kontrol altına alınabilen bir hastalık olarak kabul edilir.
Otoimmün hastalık olan tip 1 diyabete bağışıklık sisteminde ki sorunun pankreastaki insülin üreten beta hücrelerine saldırması ve bunun sonucu olarak insülinin hiç ya da yetersiz üretilmesi neden olur. Tip 1 diyabet hastası olan kişilerde insülin yetersizliği meydana geldiği için bu hastalar ihtiyaç duydukları insülin ihtiyaçlarını ömür boyunca enjeksiyon yardımıyla dışardan karşılamak zorunda kalırlar.
Ayrıca tip 1 diyabet hastalığı genetik faktörlerle birlikte stres ve travmaya bağlı olarak da tetiklenebilir. Toplumdaki diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 10’unu oluşturan tip 1 diyabet hastalığı genellikle çocukluk döneminde ortaya çıksa da her yaştan insanı etkilediği de unutulmamalıdır.
Pankreasın insülin hormonu üretemediği durumlarda meydana gelen tip 1 diyabet hastalığının yaygın görülen belirtileri kilo kaybı, çok fazla su içme, sık idrara çıkma, yorgunluk ve açlık hissi olarak karşımıza çıkar. Tip 1 diyabeti olan kişilerde karşılaşılabilecek belirtiler şunlardır:
Diğer yandan tedavi edilmeyen ve ilerleyen tip 1 diyabet vakaları diyabetle bağlantılı olan diyabetik ketoasidoz (DKA) olarak adlandırılan bir komplikasyona neden olarak tehlikeli bir alabilir ve bu komplikasyon da kişide bazı belirtiler ortaya çıkarabilir.
Aşağıda yer alan ciddi semptomların yaşandığı durumlarda doktora başvurun:
Toplumdaki diyabet vakalarının yaklaşık yüzde 10’unu etkileyen ve kadın ve erkeklerde neredeyse eşit olarak görülen tip 1 diyabet hastalığının risk faktörleri arasında genetik yatkınlık, çocukluk-ergenlik çağında olmak ve stresli bir hayatın içinde yer almak gibi durumlar sayılabilir.
Teşhis edilmesi nispeten kolay olan tip 1 diyabetin vücutta meydana getirdiği semptomlarla birlikte teşhisi için uygulanacak bazı yöntemler söz konusudur. Başta kan tahlili, kan şekeri testi ve idrar tahlili gibi yöntemlere başvurulan tip 1 diyabet teşhisinde kullanılan başlıca yöntemler şunlardır:
Kandaki şeker miktarının kontrol edildiği kan şekeri testinde hastadan teste aç gelmesi istenir. Yapılan test sonucunda kan şekeri çok yüksek çıkarsa kişinin tip 1 diyabet hastalı olduğu tespit edilir.
Kan şekeri testinin sonuçları tip 1 diyabet hastalığını ortaya çıkardığı durumda üç ay boyunca kişinin ortalama kan şekeri glikosile hemoglobin testi aracılığıyla ölçülür.
Tip 1 ve tip 2 diyabetin varlığını belirlemek için vücuttaki otoantikorların tespiti antikor testiyle yapılır. Vücudun dokusuna yanlışlıkla saldıran proteinler olarak bilinen otoantikorların bazıları tip 1 diyabet hastası olunduğunun göstergesidir. Otoantikorlar genellikle tip 2 diyabetli kişilerde bulunmaz.
Tip 1 diyabet teşhisinde glikoz kullanmak yerine vücuttaki ketonları belirlemek için idrar tahlili istenir. Yüksek miktarda keton varlığı kanın daha asidik hale gelmesine sebebiyet vererek kişinin sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Kandaki oksijen ve karbondioksit seviyesi ölçmeye yarayan arteriyel kan gazı, arterden numune alınmasıyla gerçekleştirilen bir işlemdir.
Tıbbi olarak kesin bir tedavisi bulunmamakla birlikte Tip 1 diyabet hastası olan kişiler için olmazsa olmaz tedavi yöntemlerinin başında enjeksiyon yoluyla insülin takviyesi gelir. Her gün alınacak insülin takviyesinin dışında kan şekerini sağlıklı değer aralıklarında tutmak da tedavi yönteminin bir parçası olarak kabul edilir.
Tip 1 diyabet hastalarının ömrü ve hayat kalitesi, kişiye göre belirlenecek tedavi yöntemi ve uygulamalarla daha da sağlıklı bir şekilde ilerleyebilir.
Tip 1 diyabet tedavisi için uygulanacak tedavi yöntemleri şöyledir:
Tip 1 diyabet hastası olan kişiler günlük olarak kan şekerini dengede tutmak için insülin iğnesi kullanması gerekir.
İnsülin çeşitleri ise aşağıdaki gibidir:
Kan şekeri ölçüm cihazı ve sürekli glikoz izleme yöntemiyle tip 1 diyabet hastasının kan şekeri seviyeleri olması gereken değer aralığında tutulmaya çalışılır.
Tip 1 diyabet tedavisi ve yönetimi için uygun insülin dozlarının belirlenmesi adına tüketilen yiyecek ve içeceklerdeki karbonhidratların sayımı yapılır. Çünkü insan vücudu karbonhidrat içeren yiyecek ve içecekleri sindirdiğinde, onları vücudun tercih ettiği enerji şekli olan glikoza dönüştürür. Bu durum da sonuç olarak kan şekeri seviyesini yükseltir. Tip 1 diyabetli kişilerin karbonhidrat tüketimi sebebiyle karbonhidrat tükettiklerinde kendilerine insülin dozları vermeleri gerekir.
Tip 1 diyabetin vücutta meydana getirdiği yüksek kan şekeri sebebiyle oluşabilecek bazı komplikasyonlar söz konusudur. Tip 1 diyabetin olası komplikasyonları şöyle sıralanabilir: