Kalsifik tendinit yani omuz tendon kireçlenmesi, omuz ağrısının en yaygın nedenlerinden biri olarak tanımlanıyor. Kalsifik tendinitte, bir tendonda kalsiyum birikintileri oluşuyor ve bu durum bazen etkilenen bölgede ağrıya neden oluyor. Kalsiyum birikintileri vücudun çeşitli yerlerinde olabiliyor ve sıkça görülüyor. Ancak en sık omuzun rotator manşetinde görülüyor. Kalsifik tendinit tipik olarak fizik muayene ve X-ışını görüntüleme ile teşhis ediliyor. Hastalık genellikle tamamen kendi kendine düzeliyor, ancak tipik olarak ağrıyı gidermek için çeşitli ilaçlarla tedavi uygulanıyor.
Tendinit, kasların kemiklere yapışmasını sağlayan ve tendon olarak isimlendirilen lifli dokuların iltihaplanması ve tahrişe uğramasıdır. Vücutta bulunan herhangi bir tendonda meydana gelebilir ancak sıklıkla omuz, diz, el bileği, dirsek ve ayak bileğinde görülür.
Tendinitlerin tümünün oluşumunda aşırı ve tekrarlayıcı zorlamalar sonrası oluşan enflamasyon ve tahribat rol oynamaktadır. Bazı durumlarda tendonların kemiğe yapışma yerinde kalsiyum birikimi oluşabilmekte ve bu kalsiyum birikimi röntgen grafilerinde görülebilmektedir. Bu duruma kalsifik tendinit adı verilmekte ve uzun süreli kronik tahribat olduğunun anlaşılmasına yardımcı olmaktadır.
Tendonda kalsiyum biriktiğinde, tendonda basınç oluşmasına ve ayrıca kimyasal tahrişe neden olabilir. Bu ağrıya yol açar. Ağrı son derece yoğun olabilir. Omuzdaki en şiddetli ağrılardan biridir. Kimyasal tahrişe ve basınca ek olarak, kireç (kalsiyum) tortusu, rotator manşet ile akromiyon arasındaki boşluğu azaltır ve ayrıca rotator manşetin normal işlevini etkiler. Bu, kol yukarı kaldırılırken akromiyon ile rotator manşetteki kalsiyum birikimi arasında subakromiyal sıkışmaya neden olabilir.
Kalsifik tendinit omuz bölgesinde şiddetli ağrılar ile kendini göstermektedir. Bu ağrılar özellikle akşam ve gece saatlerinde olabilmektedir. Ağrı hareket kabiliyetini de kısıtlayabilir. Uzun süreli ağrı ve hareketsizlik kaslarda zayıflama ve güçsüzlüğe neden olabilir.
Rotator manşetteki kalsiyum birikiminin nedeni bilinmemektedir. 30-60 yaş arası kişilerde daha sık görülme eğilimindedir. Sonunda kendiliğinden kaybolur, ancak bunun çözülmesi 5 ila 10 yıl sürebilir.
Tendinitlerin ve kalsifik tendinitin teşhisi için fizik muayene çoğunlukla yeterlidir. Tendinit dışındaki diğer olası nedenleri dışlamak amacı ile röntgen ve MR gibi tetkiklere de başvurulabilir. Tendinit oluşumunda ayırıcı tanıda romatizmal hastalıklar düşünüldüğünde laboratuvar testleri de gerekebilir.
Tendinitlerin tedavisinde öncelikle etkilenen tendonların sabitlenmesi, hareketlerinin kısıtlanması ve dinlendirilmesi ilk seçenektir. Bu tedavi ile pek çok tendinitin tedavisi mümkündür. Ayrıca etkilenen tendonun çevresine soğuk kompres uygulamak iltihabı azaltmada etkilidir. İlaç olarak non-steroid iltihap giderici ilaçlar tedavide önemli rol oynar. Bu tedavilerden yanıt alınamayan hastalarda iltihaplı tendon çevresine steroid ilaç veya PRP (trombositten zengin plazma) enjeksiyonu denenebilir.
Enjeksiyon tedavilerinin hangi durumlarda uygulanması gerektiği ve etkinliği tartışmalıdır. Bu bilgi işlem öncesi hastayla mutlaka paylaşılmalıdır. İltihabın kontrol altına alınamadığı veya ciddi tendon yaralanmasının eşlik ettiği durumlarda ise cerrahi tedaviler gündeme gelir. Mesela aşil tendon yırtıkları, rotator manşet kası yırtılmalarına giden tendinitler veya ağrı regüle edilemeyen iltihabi ön kol tendinitleri cerrahi işleme en sık başvurulan sorunlar arasındadır. Ancak yine de tendinitlerde cerrahi tedaviler son derece sınırlı sayıda yapılır.
Ağrı yukarıdaki yöntemlerle kontrol altına alınamıyorsa ve/veya ağrı çok şiddetli, hastada geceleri geçmeyen ağrı da varsa ameliyat gerekir.
Herhangi bir ameliyatın amacı, akromiyon ve rotator manşet tendonları arasındaki boşluk miktarını artırarak sıkışmanın etkilerini azaltmaktır. Bu durum da daha kolay hareket imkanı sağlar. Böylelikle daha az ağrı ve iltihaplanmaya söz konusu olur. Kalsiyum birikintisi de temizlenir.