Plaklar damar duvarı içinde mineral ve kolesterol içerikli maddelerin birikmesiyle oluşur. Plaklar, bir damarın içini kısmen veya tamamen daraltacak kadar büyüyebilir. Kalp damar plakları çoğunlukla kalbi besleyen atardamar yani koroner damarlarda meydana gelir. Bu durum Aterosklerotik Koroner Kalp Kastalığı (ASKH) olarak tanımlanır. Kalp damar plakları damar sisteminin bütünlüğünü bozar, daha ileri durumlarda ise damar tıkanıklığına neden olabilir.
Plaklar damar duvarı içinde birtakım minerallerin ve vücuttaki hücrelerin yer aldığı kolesterol içerikli pürüzlenmelerdir. Kalp damar plakları damar sistemlerinin bütünlüğünün bozar, daha ileri durumlarda ise damar tıkanıklığına neden olabilir. Damar plağının içinde vücut hücreleri tarafından yutulmuş ama orada birikmiş kalsiyum benzeri sertleşmiş minerallerin de içinde bulunduğu kolesterol yapıları bulunmaktadır. Vücudun atar damar sisteminde plaklar görülebilmektedir. Damar plakları boyun, kalp, böbrekler, bağırsaklar ve bacaklara giden damarlarında oluşabilmektedir. Kalp ve boyna giden damarlar dışında diğer bölgelerde görülen plaklar ani ortaya çıkan bir ölüm riski oluşturmamaktadır. Kalp damar plakları çoğunlukla kalbi besleyen atardamar yani koroner damarlarda meydana gelmektedir. Koroner damarlar küçük damarlardır ve buradaki küçük darlıklar bile kalp krizini tetikleyebilmektedir. Bu sebeple bu damarların kontrol edilmesi büyük önem taşımaktadır. Kalp damarlarındaki tıkanıklık 10 katlı bir bina gibi düşünürsek, plaklar binanın temelidir. Kalp damar plakları birtakım kalp damar hastalıkları için de risk faktörü olan durumlar sonucunda oluşabilmektedir.
Kalp damar plakları, yüksek kolesterol düzeyi, yüksek tansiyon, diyabet, sigara kullanımı, erkeklerde 45 yaş ve kadınlarda 55 yaştan büyük olmak, ailede ateroskleroz (damar sertliği) hastalığına yatkınlık bulunması gibi faktörlerle damar duvarının zaman içinde normal fonksiyonlarının bozulması ve pürüzlenmelerin ortaya çıkmasıyla oluşabilmektedir. Damar plakları damar tıkanıklığının başlangıcıdır. Yani plaklar ileri dönemlerde gelişecek damar tıkanıkları için zemin hazırlamaktadır.
Damar plakları ilerlediğinde derecesi artarak damar tıkanıklıklarına neden olabilir. Özellikle genç hastalarda damarlar yüzde 30-40 arası bir darlıkta, plak yapısı henüz çok sert olmayabilir. Daha yumuşak ve canlı olarak tanımlanan bu plaklar patlayarak üzerine kümelenen pıhtıyla beraber ani kalp krizlerine yol açabilmektedir. Genç yaşlarda kalp krizine bağlı can kayıplarını önemli miktarı bu tarz plaklarla ilişkili olabilmektedir.
Plaklar genellikle semptomsuzdur. Kalınlaşmaları yavaş yavaş kan dolaşımını engelleyebilir ve yakınmaların ortaya çıkmasına neden olabilir: Çoğu zaman, bu kalınlaşma kalbi besleyen koroner arterlerde, boyundan beyne giden, bacağa giden atar damar sisteminde meydana gelir. Ağrı, baş dönmesi, nefes darlığı, yürürken dengesizlik gibi bölgesel şikayetlere neden olabilir.
Plaklar genellikle belirti vermemektedir. Ailede damar sertliği (Ateroskleroz) öyküsü olanlar belirli bir yaştan sonra düzenli olarak kontrol yaptırmalıdır. Rutin kalp muayenelerinde semptomlar görülüyorsa, EKG(Elektrokardiyografi), EKO(ekokardiyografi-kalp ultrasonu), Efor Testi ile şüpheli görülen hastalara yapılan Girişimsel Koroner Anjiografi ve Kardiyak BT Anjiografi (sanal anjiografi olarak bilinir) ile kesin tanı konulabilmektedir.
Kalp damar plaklarının tedavisinde öncelikle kolesterol düşürücü ve kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Tedavide risk faktörlerinin kontrolü önemlidir. Plakların gerilemesi ve kontrol altına alınmasında kolesterol ilaçlarının önemli etkileri bulunmaktadır. Yaş, cinsiyet ve genetik eğilim değiştirilemeyen faktörlerdir. Hipertansiyon (yüksek kan basıncı), diyabet (şeker hastalığı), sigara kullanımı gibi değiştirilebilen faktörlerin kontrol altında tutulması ise tedavide önemlidir. Hipertansiyonun, kilonun ve diyabetin kontrol altında olması ve sigaranın bırakılması gerekmektedir. Hipertansiyon ve diyabeti olanların ilaçlarını düzenli kullanması gerekmektedir.
Damar plakları zamanında fark edilmeyip ilerlediği zaman damar sertliği meydana gelir.
Damar sertliği yani ateroskleroz, damar duvarlarında aterosklerotik plakların oluşumu sonucu ortaya çıkar. Yıllar geçtikçe plaklar kademeli olarak katılaşır. Bu plaklar, kalınlaşan ve darlaşan damarların duvarında birikerek damarları tıkamaktadır. Damar sertliği yavaş yavaş ve sessizce ortaya çıkan çok faktörlü bir hastalıktır. İlerleyen yaş, hipertansiyon, diyabet gibi hastalıklar ve sigara kullanımı gibi etkenler atardamarların iç yüzeyini kaplayan hücrelerde (Endotel) kolesterol birikimine neden olabilmektedir. Damar sertliğine; genetik yatkınlıklar, aşırı kilo, obezite ve diyabeti içeren metabolik sendrom, kötü beslenme alışkanlıkları; özellikle çok kalorili ve yağ açısından çok zengin bir diyet, fiziksel aktivite eksikliği ve stresli bir ortam neden olabilmektedir.
Yaşam tarzı değişiklikleri kalp plaklarını temizlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Kalp damar plaklarının oluşturan birçok faktör bulunur. Bunlar değiştirilebilen ve değiştirilemeyen faktörler olarak 2’ye ayrılabilir. Kişinin cinsiyeti, yaşı ve genetik geçişli hastalıkları değiştirilemeyen faktörlerdir. Bunun dışında; yüksek kolesterol düzeyi, sigara ve alkol tüketimi, yüksek tansiyon, fazla kilo, diyabet, hareketsiz yaşam tarzı, sağlıksız beslenme ise değiştirilebilen risk faktörleri arasında yer alır. Kalp damar plaklarının tedavinde öncelikle kolesterol düşürücü ve kan sulandırıcı ilaçlar kullanılmaktadır. Düzenli fiziksel aktivitede yapılmalı, fazla yağlı ve işlenmiş ürünlerin tüketimi sınırlanmalı, sağlıklı ve dengeli bir diyet benimsenmelidir. Kilo kontrolü mutlaka yapılmalıdır. Yüksek tansiyon ve diyabet kontrol altında tutulmalı ve ilaçlar düzenli kullanılmalıdır. Sigara ve alkolden kaçınılmalıdır. Erkeklerde 45, kadınlarda 55 yaşından sonra risk faktörlerinin gözden geçirilmesi sistematik kontrollerin yapılması gereklidir.