Bağımlı kişilik bozukluğu, insanların duygusal ve fiziksel ihtiyaçlarının karşılanmaya devam etmesi korkusuyla başkalarına bağımlılığın söz konusu olduğu bir kişilik bozukluğudur. Bağımlı kişilik bozukluğunda kişi kendini muhtaç hisseder ve başka insanların ilgi ve bakımına ihtiyaç duyar.
Bağımlı kişilik bozukluğu, kişinin kendisini çaresiz ve yalnız hissetmesinin sonucu olarak başka insanların bakımına, desteğine ve ilgisine muhtaç olduğu zihinsel bir bozukluktur. Bağımlı kişilik bozukluğunda kişi kendisini çaresiz hissetmesinin yanında diğer insanların daha güçlü ve becerikli olduğu inancını taşır.
Yaygın bir psikolojik bağımlılıkla karakterize edilen bağımlı kişilik bozukluğunda bireyler kendilerine bakamayacak duruma gelir. Bakım ihtiyacının yanı sıra basit kararlar vermekte bile zorluk çekerler. Bakım ihtiyacını ve karar verme yetisini diğer insanların gerçekleştirmesini isterler. Bu süreçte sadece ilgi görme ihtiyacı bir kenara, diğer insanları rahatsız edecek kadar yapışkan bir tavır bile sergileyebilirler.
Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde görülen yaygın belirtiler arasında terk edilme ve yalnız kalma korkusu, çaresizlik, duygusal açlık, basit kararları vermekte zorluk çekme ve sorumluluktan kaçınma yer alır.
Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler genellikle böyle bir sorunla mücadele ettiklerinin farkına varamayabilir. Bu gibi durumlarda profesyonel destek alınması şarttır ve bu bozukluk psikoterapi yöntemiyle tedavi edilmeye çalışılır.
Bireyin nasıl yetiştiği, bağımlı kişilik bozukluğunun oluşmasını önemli ölçüde etkiler. Çocuklukta istismara maruz kalınması, çocukluk travmaları, ailede psikolojik bozukluk geçmişi olan kişilerin genetik etkisi ve yetiştiği ortamdaki kültürel etkiler veya gelenekler bağımlı kişilik bozukluğuna yol açabilir.
Bağımlı kişilik bozukluğuna yol açabilecek faktörler şu şekilde açıklanabilir:
İstismara maruz kalınması: Özellikle çocukluk döneminde istismara maruz kalmış kişilerde yaşamın ileri evrelerinde bağımlı kişilik bozukluğu geliştirme riskleri daha yüksektir. Bu durum aynı zamanda başka psikolojik bozuklukları da tetikleyebilir.
Çocukluk travmaları: Çocukken sevilen birinin vefatı, meydana gelen kazalar, şiddet ve geçirilen bir hastalık çocukluk travmalarına örnek olarak verilebilir. Bu kişiler duygusal olarak bir zayıflık hissedebilir ve bağımlı kişilik bozukluğuna yatkın olabilirler.
Aşırı korumacı veya otoriter ebeveynler: Anne veya baba çocuklarına karşı aşırı korumacı veya otoriter davranışlar sergileyebilir. Bu davranışlar genellikle çocuğun iyiliğini düşünerek yapıldığı ifade edilse de bu durum çocuğa zarar verebilir ve psikolojik olarak etkilenmesine sebep olabilir.
Genetik: Kişinin ailesinde bağımlı kişilik bozukluğu dahil olmak birtakım psikolojik bozukluklara sahip olan bireylerin varlığı da bu durumu tetikleyebilecek faktörler arasında yer alır.
Kültürel etkiler veya gelenekler: Bireyin yetiştiği kültür, çevresindeki gelenek-görenekler ve bazen dini inançlar da psikolojik olarak kişiye zarar verebilir.
Bağımlı kişilik bozukluğunda kişi yalnız kalma korkusu, çaresizlik, günlük ihtiyaçlarını giderememe ve basit kararları vermekte bile zorluk çekme gibi belirtiler yaşar. Bu bireyler sosyal ilişkilerde zayıftır ve diğer insanlara muhtaç olmakla birlikte aşırı yapışkan davranışlar sergiler.
Bağımlı kişilik bozukluğu olan kişilerde görülebilecek belirtiler şu şekildedir:
Bağımlı kişilik bozukluğunun tanısı için kişinin yaşadığı semptomlar, geçmişte yaşadıkları ve şu an nasıl bir ruh hali içinde bulunduğu önemlidir. Psikolog veya psikiyatrist, bu sorgulamaların ardından kişinin yakın çevresinden de bilgiler toplayarak kesin tanıyı koymaya çalışır.
Bağımlı kişilik bozukluğuna sahip olan kişiler bu bozukluğun farkına varmakta ve kabullenmekte zorluk yaşadıkları için bu süreçte tedavi kolay bir şekilde gerçekleşmeyebilir. Tedavi ise genellikle psikoterapi ve ilaçları içerir.
Psikoterapide amaç, kişinin düşünceleri ve davranışlarıyla ilişkili kaygı ve korkularını ortaya çıkarmasına yardımcı olmaktır. Ayrıca psikoterapide kişinin çevresiyle daha olumlu ilişkiler kurması da sağlanır.
İlaç tedavisinde ise genellikle depresyon ve anksiyete ilaçlarından faydalanılır. Bağımlı kişilik bozukluğunu tedavi edecek spesifik bir ilaç olmadığı için depresyon ilaçları bu süreçte kişilik bozukluğunun etkilerini azaltma noktasında faydalı olabilir.