Nadir görülen hastalıklar arasında yer alan ve kortizol hormonunun fazlalığı ile ortaya çıkan Cushing sendromu rahatsızlığı, kadınlarda erkeklerden 3 kat daha fazla görülüyor. Özellikle karın bölgesinde kilo artışı ile seyreden Cushing sendromunun tipik belirtilerinden birini de halk arasında “ay dede yüzü” olarak bilinen yüzde yuvarlaklaşma oluşturuyor. İlaçla ve cerrahi yolla tedavisi yapılan bu hastalığa zamanında müdahale edilmemesi ise tehlikeli sonuçlar doğurabiliyor.
Cushing sendromu, vücutta “kortizol” hormonunu seviyesinin normalden yüksek olması ile giden bir durumdur. Böbrek üstü bezlerinden salgılanan ve hayati önem taşıyan kortizol hormonun pek çok doku üzerinde etkisi bulunur. Ancak kortizol her ne kadar yaşamın devam etmesi için çok gerekli olsa da, bu hormonun vücutta ihtiyaç duyulandan fazla bulunması farklı sorunlara neden olmaktadır.
Cushing sendromu en sık sebebi başka hastalıklar nedeniyle dışarıdan yüksek dozlarda verilen kortizol içeren ilaçların kullanılmasıdır. Bu tablo Ekzojen Cushing Sendromu olarak tanımlanır. Vücudun kendinden kaynaklanan Cushing sendromu ise Endojen Cushing sendromudur ve en sık sebebi hipofiz bezinin genellikle iyi huylu tümörlerinden aşırı miktarda Adrenokortikotropik hormonu (ACTH) salgılanmasına bağlı oluşur. Bu tablonun bir diğer adı da Cushing hastalığıdır. Cushing sendromu ayrıca böbrek üstü bezlerine ait kortizol salgılayan ve genellikle iyi huylu olan tümörlere bağlı olarak da gelişebilir.
Özellikle karın bölgesinde kilo artışı ile seyreden Cushing sendromunda kollar ve bacaklarda kilo alımı olmaz. Bu tablo santral obezite olarak tanımlanır. Yüzde yuvarlaklaşma, yüzde kızarıklık, omuzlar arasında, özellikle orta kısım ve sırtın üst kısmında kilo alımı ve yağ dokusu birikintileri (bufalo kamburu), ciltte incelme, kolay morarma, karında ve koltuk altında kırmızı mor çatlaklar, yağlı cilt ve sivilce artışı görülür. Bununla birlikte kan şekeri yüksekliği, tansiyon yüksekliği, kolesterol yüksekliği, kas güçsüzlüğü, kemik kırılganlığında artış, adet düzensizliği, tüylenme artışı, cinsel isteksizlik, sertleşme sorunları, depresyon, kaygı ve sinirlilik ile saç dökülmesi gibi bulgular da ortaya çıkar.
Kortizol fazlalığının tanısı, bulguları olan kişilerde kan, idrar ve tükürükte kortizol düzeyleri incelenerek ve kortizolün baskılanmadığını ölçen testlerle konulur. Ayırıcı tanı için ise MR, tomografi gibi görüntüleme yöntemlerinden yararlanılır. Bazı durumlarda daha ileri anjiyografik işlemler de gerekebilir.
*İdrar ve kan testleri; hormon seviyelerini ölçerek vücudun aşırı kortizol üretip üretmediğini göstermektedir. İdrar testi için hastalardan 24 saatlik bir süre içinde idrarını toplaması istenebilir. Bununla birlikte ilgili doktor kortizolü uyarmak veya baskılamak için hormon ilaçları kullanılmadan önce ve sonra kortizol seviyesinin ölçülmesini sağlayan başka özel testler de önerebilir.
*Tükürük testi; normalde gün boyunca kortizol seviyeleri yükselip düşerken, Cushing Sendromu olmayan kişilerde kortizol seviyeleri akşamları önemli ölçüde azalmaktadır. Tükürük testinde gece geç saatlerde hastadan toplanan küçük bir tükürük örneği ile kortizol seviyesinin analiz edilmesi sağlanarak, hastalığın varlığı veya yokluğu belirlenebilir.
*BT veya MR taramaları, tümörler gibi anormallikleri tespit etmek için hipofiz ve böbrek üstü bezlerinin görüntülenmesini sağlar.
Bu testler, Cushing sendromunun teşhis edilmesine yardımcı olur ve büyümüş yumurtalıklara sahip kadınlarda bir hormon bozukluğu olan polikistik yumurtalık sendromu gibi diğer tıbbi durumların dışlanmasını sağlar. Depresyon, yeme bozuklukları ve alkolizmin de kısmen Cushing sendromunu taklit edebileceği unutulmamalıdır.
Ekzojen Cushing sendromunda tedavi, buna yol açan ilacın dozunun azaltılması ya da kesilmesi ile olur. Ancak bilinmelidir ki kortizol içeren ilaçların uzun süre kullanıldığında aniden kesilmesi uygun değildir. İlaçların tedricen doz azaltılarak hekim kontrolünde kesilmesi planlanmalıdır.
Endojen Cushing sendromunun tedavisinde ise; kortizol fazlalığına neden olan hipofiz veya hipofiz dışı tümörün cerrahi olarak çıkarılması gerekir. Cerrahi olarak tümörün tam çıkarılamadığı durumlarda radyocerrahi gibi ışın tedavileri de kullanılabilir. Tedavi seçenekleri arasında cerrahiye yardımcı olacak kortizol salgısını azaltan bazı ilaçlar da bulunmaktadır. Tedavi ne kadar erken başlarsa iyileşme şansı o derece artış gösterir.