Omurilik felcine bağlı parapleji, alt ekstremite olarak tanımlanan bacaklar ve ayaklardaki kas kuvveti ile hareket kabiliyetinin tam ya da kısmen azalmasına deniyor. Kas güçsüzlüğünün yanı sıra derin tendon reflekslerinin zayıflaması ya da tamamen kaybolması da söz konusu olabiliyor. Omurilik felci genellikle trafik kazası, yüksekten düşme, sığ suya dalma, ateşli silah yaralanmaları gibi öykülerle ortaya çıkıyor.
Parapleji ya da omurilik felci, alt ekstremitenin kas gücünün ve duyu fonksiyonlarının kaybı olarak tanımlanabilir. Ancak sadece kas ve duyu kaybı ile sınırlı olmayıp aynı zamanda otonomik fonksiyonlar adı verilen kişinin kendi iradesinin dışında çalışan fonksiyonlarının da etkilenmesi söz konusudur. Özetle omuriliğin herhangi bir sebeple örneğin travmalarla yaralanmaları, sinir dokusunun hastalıkları, tümörler, kanama, radyasyona maruz kalma ya da enfeksiyonlar sonucu gelişebilen hasarlanmasıyla oluşan klinik tabloya omurilik felci denmektedir.
Parapleji omurilik tarafından taşınan her türlü fonksiyonun kısmi ya da tam kaybına işaret eder. Bunlardan en fazla bilinenleri; kas gücünün kısmen ya da tamamen ortadan kalkması yani hareket ettiremeyecek derece kasların felç olması, ağrı, ısı, dokunma ve pozisyon gibi duyuların kısmen ya da tamamen ortadan kalkması olarak sıralanmaktadır. Reflekslerin zayıflaması ya da tamamen kaybı söz konusu olabilir. Otonomik fonksiyonlar adı verilen bağırsak fonksiyonlarının, idrar ve gaita boşaltım fonksiyonlarının hasara uğraması şeklinde karşımıza çıkabilir. Kas ve duyu fonksiyonlarının yanı sıra idrarını yapamama, büyük abdesti yapamama ya da zor yapabilme söz konusu olabilir.
Genellikle travmaya bağlı olanlar; trafik kazası, yüksekten düşme, sığ suya dalma, ateşli silah yaralanmaları gibi öyküler bizi omurilik felci tanısına yönlendirmektedir. Yapılan muayenelerde parapleji için alt ekstremitenin yani bacakların ve ayakların hareket kabiliyetinin tam ya da kısmen azalmasıyla belirti verir. Muayene sonucu eğer omurilik felci gelişmişse buna ilişkin bulgular tespit edilebilir. Duyu fonksiyonlarının kaybı, derin tendon reflekslerinin kaybıyla tanı konulabilir. İleri görüntüleme teknikleri ile (MRI veya CT) omuriliğin devamlılığının zedelenmiş olması tanıyı güçlendirir.
Eğer omurilik tamamen hasarlanmamışsa, bası altındaysa ya da omurgadaki bir kırık nedeniyle omurilik hasarı izleniyorsa öncelikle omurga diziliminin ve kırığın düzeltilmesi ve stabilizasyonu gerekecektir. Bunun ardından ilaç tedavileriyle sinir iyileşmesinin olup olmayacağı izlenir ve en erken şekilde de rehabilitasyon çalışmalarına başlanır. Parapleji rehabilitasyonu son derece komplike bir süreçtir. Kişinin yaralanmasının seviyesi, korunabilmiş olan kas kuvveti, duyuş durumu ve seviyesi, idrar ve gaita boşaltımı hasarın derecesi ile belirlenir. Ancak temelde alt taraf kas fonksiyonu kısmen korunmuş hastalarda “rehabilitasyon çalışmalarının” herhangi bir cihaz ya da yardımcı araç kullanmadan yürümeye izin verip vermeyeceği önceden değerlendirilir. Nörolojik rehabilitasyon çalışmaları ile hem kas fonksiyonları hem de otonomik fonksiyonlar rehabilite edilir. Eğer kişide yaralanma seviyesi alt lomber bölgelerde ise (daha fazla kas korunacağı için) ortezlerle, yürüme cihazlarıyla, kanadyenlerle ve bastonlarla kişinin yürümesi mümkün olabilir. Daha üst segmentlerdeki yaralanmalarda bacak ve kalça kuşağı kaslarının etkilenmesi durumunda uzun bacak yürüme cihazları ile yürümek mümkün olabilir. Ancak üst segmentlerde ve tam kopma veya ezilmenin olduğu durumlarda aktif kas hareketi ve yürüme hiç mümkün olmaya bilir ve tekerlekli iskemle kullanarak mobilizasyon gerekebilir. Ancak parapleji rehabilitasyonu sadece düz bir doğrudan ibaret değildir. Hastanın mevcut durumu çok detaylı değerlendirildikten sonra karar verilebilecek bir durumdur.