Belli renklerin algılanamadığı bir görme bozukluğu olan renk körlüğü genellikle erkeklerde daha sık görülmektedir. Farklı nedenlerle oluşabilmekteyse de daha çok kalıtsal geçiş gösteren renk körlüğünün tespiti ve derecesi için bazı testler kullanılmaktadır. İlaçla veya ameliyatla tedavisi bulunmayan renk körlüğü için üretilmiş özel tasarımlı kontakt lensler bulunmaktadır. Bu lensler ile renk körlüğü olan hastaların renkleri daha net algılaması ve ayırt etmesi sağlanabilmektedir.
Renk körlüğü belirli renklerin veya renklerin arasındaki farkların algılanamadığı kalıtsal bir görme bozukluğudur. Renk körleri nasıl görür sorusunun yanıtı şu şekilde ifade edilmektedir: renk körlüğü genellikle kırmızı, yeşil ve mavi renklerden bir ya da birden fazlasını ayırt edememeyle ortaya çıkmaktadır.
Renk körlüğü, görme merkezinde özel bir pigment molekülünün bulunmaması veya gerektiğinden az bulunması sonucu gelişir. Genellikle, X’e bağlı çekingen bir genden kaynaklanır. Bu nedenle renk körlüğünün anneden ve babadan çocuklara geçişi farklılık göstermektedir. Örneğin, renk körlüğü olmayan erkeklerin kız çocukları renk körü olmamakla birlikte renk körlüğünün taşıyıcısı durumundadırlar. Taşıyıcı kadınların erkek çocuklarının yarısı da renk körü olarak doğmaktadır. Annenin renk körü olduğu durumda ise, erkek çocuklar renk körü olarak doğmaktadır. Baba renk körü, anne taşıyıcı ise doğacak her çocuk %50 olasılıkla renk körü olacaktır. Genetik geçiş dışında renk körlüğünün ortaya çıkmasındaki diğer etkenler ise makular dejenerasyon, optik nevrit, kafa yaralanmaları, sinir harabına neden olan sistemik hastalıklar, ağır metal zehirlenmeleri ve bazı ilaçlardır.
Toplumda en yaygın görülen renk körlüğü kırmızı-yeşil renk körlüğüdür. Bu tip renk körlüğünde yeşil, sarı, turuncu ve kırmızı, aynı biçimde algılanır. Renk körlüğünün nadir ve ciddi bir türünde ise görüş bozukluğu ilerleyicidir ve hasta tüm renkleri siyah – beyaz görür. Genel olarak, renk körlüğü günlük yaşamda önemli bir sorun oluşturmaz. Ancak, kırmızı-yeşil renkler bütün dünyanın kara ve deniz işaretlerinde yaygın olarak kullanıldığından ve bu renklerde önemli uyarılar yapıldığından, bu renklerin algılanmaması yaşamsal tehlike oluşturabilir. Bunun yanı sıra, ciddi düzeyde renk körlüğü sorunu olan kişiler renklerle ilgili belirli işlerde çalışamazlar.
Renk körlüğünü, tipini ve derecesini tespit edebilen farklı testler bulunmaktadır. Bunlar içerisinde en yaygın kullanılan ise Ishihara testidir. Bu testler özellikle ehliyet, polislik ve askeriye sınavları gibi önemli belgelerin alınması sırasında kullanılmaktadır.
İshihara testinde renk körlüğü şüphesi olan hastalara kendisine gösterilen levhalarda yer alan rakam ve şekilleri nasıl gördükleri sorulur. Bu testin muayene esnasında ve yeterli ışığın olduğu ortamlarda 35-40 cm uzaklıktan yapılması gerekir. Testte herhangi bir sorun yaşayanların mutlaka bir göz hastalıkları uzmanına başvurması gerekir.
Koni adı verilen 3 tip retina hücresi sayesinde, gözümüz temel renk olan kırmızı, yeşil ve maviyi algılayabilir. Bu nedenle de renk körlüğü tipleri de bu renklere göre sınıflanmaktadır. Örneğin, deuteranomali yeşil renk görme bozukluğu, protanopia kırmızı renk görme bozukluğu ve tritanopia ise mavi renk görme bozukluğudur.
Renk körlüğünün ilaçla veya ameliyatla tedavisi bulunmamaktadır. Ancak, renk körlüğü sorunu olanlar için üretilmiş Chromagen isimli özel tasarım kontakt lensler bulunmaktadır. Bu tedavide özel renk filtreleri sayesinde göze gelen ışığın dalga boyu değiştirilerek hastanın renkleri daha net algılaması ve ayırt etmesi sağlanmaktadır. Renk körlüğü bulunan insanlara yardımcı olmak üzere geliştirilmiş bu özel lenslerin denemelerde %97 oranında başarılı olduğu tespit edilmiştir.