Özkaya Tıp Merkezi
Generic selectors
Exact matches only
Search in title
Search in content
Post Type Selectors
MENÜ

Ailesel Akdeniz Ateşi (Fmf)

Ailesel Akdeniz Ateşi (Fmf)

Familial Mediterranean Fever yani FMF olarak da bilinen ailevi akdeniz ateşi, göğüs, karın ya da eklemlere tekrarlayan ağrılı bir şekilde görülen inflamasyon ataklarıdır. Kalıtsal olarak anne ve babadan geçen FMF hastalığı, atak olarak ortaya çıkarak döküntü, bağ ağrısı ve ateş gibi belirtilerle görülür. Ailevi Akdeniz Ateşi hastalığında ataklar ani olarak gelişir ve bir süre sonra kendiliğinden geriler. MEFV olarak adlandırılan bir gen mutasyonundan kaynaklanan FMF hastalığının kesin tedavisi yoktur, hastalığa bağlı şikayetler hayat boyu sürebilir.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF) HASTALIĞI NEDİR?

Ailevi Akdeniz Ateşi (FMF), erken çocukluk döneminde göğüs, karın ve eklemlerde tekrarlayan ağrılı iltihaplanmalar ve ateşlenme atakları ile başlayan genetik bir hastalıktır. FMF hastalığı otozomal resesif geçişli, yani anne babadan gelen her iki gen kopyasında da mutasyon durumunun bulunduğu bir hastalıktır ve genellikle Akdeniz kökenli insanlarda görülür.

Bu hastalığın kesin tedavisi olmasa da, hastalığın yol açtığı belirti ve semptomlar hafifletilebilir hatta tamamen önlenebilir. Ailevi Akdeniz Ateşi, serozit, sinovit (eklem zarlarında oluşan iltihaplanma) veya deri döküntüsünün eşlik ettiği nispeten kısa, genellikle 1 ila 3 günlük ateş atakları ile karakterizedir. Bazı hastalarda ataklar bebeklik döneminde veya erken çocukluk döneminde başlar. Hastaların yüzde 80- 90’ı ilk ataklarını 20 yaşına kadar yaşar.

Ailevi Akdeniz Ateşi ataklarının sıklığı, hem hasta grupları arasında hem de herhangi bir hasta için oldukça değişkendir ve ataklar arasındaki aralık, günlerden yıllara değişir. Atak türü – abdominal, plevral veya artritik olmak üzere zamanla değişebilir.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF) HASTALIĞI NEDEN OLUR?

Ailevi Akdeniz ateşi, Pyrin isimli gendeki mutasyonlar sonucunda meydana gelen bir hastalık türüdür. Kalıtsal bir hastalık olarak karşımıza çıkan FMF hastalığı, MEFV geninin iki anormal kopyasını gerektiren resesif bir hastalık olduğu düşünülse de çocuklarda tek bir mutasyona uğramış gen bile olsa hastalığı geliştirebilirler. Nadiren, anormal gen bulunmasa bile hastalara Ailevi Akdeniz Ateşi teşhisi konulabilir.  MEFV geni, pirin adı verilen bir protein yapar. Pyrin, iltihabın doğal kontrolünde rol oynar. MEFV geni düzgün çalışmadığında, iltihap kontrolden çıkar ve hastalar enfeksiyon olmaksızın ateş ve ağrı nöbetlerine maruz kalır.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF) HASTALIĞI BELİRTİLERİ NELERDİR?

FMF hastalığında karın, göğüs veya eklemlerde tekrarlayan ağrılı inflamasyon atakları yaşanır ve bu ataklara sıklıkla ateş, baş ağrısı ve bazende döküntüler ortaya çıkar.

Ailevi Akdeniz ateşi (FMF) hastalığının başlıca belirtileri şunlardır

  • Karın ağrısı
  • Tekrarlayan ateş nöbetleri
  • Nefes almayı güçleştiren göğüs ağrısı
  • Deride kızarıklıklar (özellikle bacaklar ve diz altları)
  • Dizler, ayak bilekleri ve kalça eklemlerinde şişme
  • Kas ağrıları
  • Testis torbasında şişlik ve hassasiyet

Karın, göğüs ve eklem ağrıları

FMF hastalarının yaklaşık yüzde 90’ında karın ağrısı şikayeti oluşur. Karın ağrısı genellikle 12-72 saat sürer. Bazı ataklar akut apandisiti taklit edebilir. Yine hastaların yüzde 20- 40’ında göğüs ağrısı ve yüzde 50- 60’ında eklem ağrısı oluşur. Hastalarda eklem ağrıları çoğunlukla diz ve ayak bileğini etkiler.

Tekrarlayan ateş nöbetleri

38.5C-40C’ye kadar yükselebilen ateş, çoğunlukla karın, göğüs ve eklem ağrılarına eşlik eder.

Deride kızarıklıklar

Hastalarda daha çok diz ve ayak bileği arasındaki deride ‘erizipel benzeri kızarıklık’ olarak adlandırılan kırmızı döküntü şeklinde cilt bulgusu görülür. Bu döküntüler birkaç gün içinde geriler.

Dizlerde, ayak bileklerinde ve kalçalarda şişmiş eklemler

FMF hastalığında oluşan iltihaplanmayla beraber diz, ayak bilekleri ve kalça gibi eklem yerlerinde çeşitli şişlikler meydana gelebilir.

Kas ağrıları

FMF hastalığı belirtileri arasında yer alan kas ağrıları kişide ortaya çıkan ateşle beraber görülebilir.

Şişmiş, hassas bir skrotum

Su fıtığı olarak da bilinene skrotum, testisleri kaplayan zarların içerisinde normalden daha fazla sıvı birikmesi durumudur. Ailevi Akdeniz ateşi durumunda ise şişmiş, hassas bir skrotum gözlemlenebilir.

Ailevi Akdeniz Ateşi hastaları bazen uzun bir dönemi ataksız geçirebilir. Atakları tetikleyici etmenler arasında stresin, enfeksiyonların rolü olabileceği düşünülmektedir. Öte yandan hasta atakların sonunda tamamen düzelir ve bu periyodlar arasında bütünüyle normaldir.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ (FMF) HASTALIĞI KOMPLİKASYONLARI NELERDİR?

FMF hastalığında meydana gelen atakların çok sık tekrarlanması halinde vücut içerisinde amiloid adı verilen proteinin birikmesine neden olur. Amiloid proteini böbreklerde birikerek, böbrek yetmezliğine neden olabilir. Bunların yanında Ailevi Akdeniz ateşi hastalığının yol açtığı komplikasyonlar şunları içerebilir.

Kandaki anormal protein

Ailevi Akdeniz ateşi atakları sırasında vücut anormal bir protein (amiloid A) üretebilir. Protein vücudunuzda birikerek organ hasarına (amiloidoz) neden olabilir.

Böbrek hasarı

Amiloidoz böbreklere zarar vererek nefrotik sendroma neden olabilir. Nefrotik sendrom, böbreklerin filtreleme sistemleri (glomeruli) hasar gördüğünde ortaya çıkar. Bu rahatsızlığı olan kişiler idrarlarında büyük miktarda protein kaybedebilirler. Nefrotik sendrom böbreklerde kan pıhtılaşmasına (renal ven trombozu) veya böbrek yetmezliğine yol açabilir.

Kadınlarda kısırlık

Ailevi Akdeniz Ateşi’nin neden olduğu iltihap, kadın üreme organlarını da etkileyerek kısırlığa neden olabilir.

Eklem ağrısı

 Ailevi Akdeniz Ateşi olan kişilerde artrit yaygındır. En sık etkilenen eklemler dizler, ayak bilekleri, kalçalar ve dirseklerdir.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ TANISI NASIL KONULUR?

FMF hastalığının tanısı dikkatli alınan bir hasta hikayesi, fiziki muayene ve laboratuvar testlerine dayanan kriterlere göre konulmaktadır. Etnik köken, tipik periyodik ateş, serözit atakları (1-4 gün süren karın, göğüs ağrısı), ailede Ailevi Akdeniz Ateşi öyküsü ve atakların ilaç ile önlenmesi tanı koymada çok yardımcıdır. Atak sırasında iltihabi süreci gösteren  lökosit sayısında artış, eritrosit sedimentasyon hızı, fibrinojen ve C-reaktif protein (CRP) düzeylerinde yükseklik takip edilir. Atak sonrası söz konusu laboratuvar bulgularındaki hızla düzelme doktorun tanı koymasına yardımcı olur. Kesin tanı koydurucu bir kriter olmayan MEFV mutasyon sonuçlarını değerlendiren genetik analiz ise klinik tanıyı destekler.

Tanı sürecinde aşağıdaki göstergeler yardımcı olabilir:

  • Bağışıklık tepkisinin bir göstergesi olan yüksek beyaz kan hücresi sayısı
  • Enflamatuar bir yanıtın bir göstergesi olan yüksek eritrosit sedimantasyon hızı (ESR)
  • Kanamayı durdurmaya yardımcı olan yüksek plazma fibrinojeni. Yüksek miktarda mevcut olan yüksek plazma fibrinojeni bu mekanizmada bir sorun olabileceğini gösterir
  • Kırmızı kan hücrelerinin yok edildiğini gösteren yüksek serum haptoglobini, Familial Mediterranean Fever (FMF) gibi romatizmal hastalıklarda sık görülen bir durumdur.
  • Karaciğer tarafından üretilen özel bir protein türü olan yüksek C-reaktif protein, yalnızca akut inflamasyon atakları sırasında bulunur.
  • İdrar tahlili ile gösterilen idrarda yüksek albümin. Ataklar sırasında mikroskobik hematüri (idrarda çok küçük – mikroskobik – miktarlarda kan veya kan hücresi) ile birlikte idrarda protein albüminin varlığı böbrek hastalığının bir belirtisi olabilir.

AİLEVİ AKDENİZ ATEŞİ TEDAVİSİ NASILDIR?

Erken teşhis ve tedavi ile pek çok Ailevi Akdeniz Ateşi hastası normal hayatlarını sürdürebilir. Dengeli bir diyet, egzersiz programı, kilo kontrolü ve stressiz sağlıklı bir yaşam tarzı, hastalığın yol açtığı ağrıyı yönetmeye ve genel sağlık durumunu korumaya yardımcı olabilir.

Kesin tedavisi olmayan FMF hastalığının belirti ve semptomlarını kontrol etmek, önlemek için kullanılan ilaçlar şunlardır:

Kolşisin etken maddeli ilaçlar

Kolşisin yeterli dozlarda kullanıldığında Ailevi Akdeniz Ateşi’nin yol açtığı atak sayısında belirgin bir azalmayı sağlamaktadır. Kolşisinin yaygın görülen yan etkileri arasında şişkinlik, karın krampları ve ishal bulunur. Bu yan etkilerin arasında kolşisinin en sık görülen yan etkisi ishaldir ve özellikle ilaç yüksek dozlarda kullanıldığında ortaya çıkmaktadır. Kolşisinin amiloidozu engellediğini gösteren önemli çalışmalar vardır. Ancak azospermiye neden olup olmadığı konusu henüz açıklığa kavuşturulamamıştır. Nadir durumlarda, kolşisin, özellikle eritromisin (makrolid) ailesinden veya statinlerden (kolesterol ilaçları) antibiyotik alırken kas güçsüzlüğüne neden olabilir. Bu nedenle, bu ilaçların kolşisin ile dikkatle verilmesi gerekir. Kadın hastaların hamilelik veya emzirme döneminde kolşisin almayı bırakması gerekmez. Kolşisin ile tedavi edilen çocuklar yılda en az iki kez kan ve idrar testleri yaptırmalıdır.

Enflamasyonu önlemek için diğer ilaçlar

Altı ay süreyle tolere edilebilecek maksimum dozda ve düzenli kolşisin kullanmalarına rağmen ayda bir iki atak geçiren hastalar kolşisine yanıtsız olarak kabul edilir. Kolşisine yanıt alınamayan veya kolşisini tolere edemeyen hastalara alternatif tedavi yöntemleri denenebilir. Hastaya iltihaplanmaya karışan interlökin-1 adlı bir proteini bloke eden ilaçlar reçete edilebilir. Son yıllarda TNF inhibitörleri ve IL-1 inhibisyonu (IL-1 reseptör antagonisti  anakinra)  tedavide daha ağırlık kazanmaya başlamıştır.

E-Hizmetler

7/24 Kolay & Hızlı Randevu

Özkaya Tıp Merkezi Özkaya Tıp Merkezi
0(312) 417 8585