Kalp performansının azalmasıyla, kalbin doku ve organlara gerekli ve yeterli kanı gönderememesi sonucu ortaya çıkan klinik bir tablo olarak yorumlanan kalp yetmezliği, belirti vermeden ilerleyebilen bir sorun olarak ölümcül sonuçlara yol açabiliyor. Bu nedenle tanı, tedavi ve takibi hayati önem taşıyor.
Kalp, kanın vücut için gerekli olduğu kadarki kısmını yeteri kadar pompalayamadığında ya da pompaladığı ancak bunu yaparken normalden daha fazla yorulduğu zaman kalp yetmezliği gelişmektedir. Toplumda yüzde 2 oranında görülen kalp yetmezliği, belirti vermeden ilerleyebilen bir sorun olduğu için tehlikeli ve ölümcül olabilmektedir.
Kalp yetmezliğinin temel iki belirtisi vücutta sıvı birikmesine bağlı ödem ve nefes darlığıdır. Kalp yetmezliği belirtileri durumunda en sık;
Bunların yanında; ayaklarda ödem, şişlik yaşanır. Yatarken yüksek ya da birden fazla yastık kullanma ihtiyacı hissedilir. Bazen karında sıvı birikebilir. İştahsızlık yapabilir. İlerleyen zamanlarda bağırsakların emilimini de bozmaktadır. İlk başlarda ödemden dolayı kilo alımı olurken ileri evrelerde sıvının karna dolması sebebiyle iştahsızlıkla beraber kilo kaybı yaşanmaya başlar.
Kalp yetmezliğinin en büyük risk faktörleri yüksek tansiyon ve damar tıkanmasıdır. Yüksek tansiyon hastalarında kan basıncının yükselmesiyle birlikte kalp yüksek basınca karşı çalışınca zamanla bu yükü kaldıramaz hale gelebilir. Damar tıkanıklıklarında ise yeterince kan alamayan kalbin dokusu ve kasılması bozulmaktadır.
Kalp yetmezliği dört evreden oluşmaktadır. Kalp yetmezliği de son yıllarda kanserdeki gibi evrelendirilen hastalıklar arasında yer almaktadır vehastalığın evreleri şöyle sıralanmaktadır:
Kalp yetmezliği teşhisinde iyi bir fiziki muayene önemli rol oynarken, teknolojideki gelişmeler tanıda yardımcı olmaktadır. Fizik muayenedeki bulgular ve hastadaki şikayetlere göre elektrokardiyografi, kalp ultrasonu yani ekokardiyografi, kalp grafisi, sintigrafi, anjiyografi, kalp MR’ı ve holter gibi yöntemlerle tanı kolaylıkla konabilmektedir. Son yıllarda kandaki yüksek NT-proBNP seviyesi ile de kolaylıkla teşhis koyulabilmektedir.
Kalp yetersizliği tanısı alan hastalarda tedavinin 3 ayağı bulunmaktadır. Yaşam tarzı değişikliklerinde kalp yetersizliği gelişen hastaların ilk olarak evresine bakılmaktadır. Sağlıklı bir insanın günlük alması önerilen sıvı ve tuz miktarı kalp yetersizliği hastaları için oldukça fazladır. Bu nedenle evresine göre hastalara sıvı ve tuz tüketiminde sınırlamalar getirilir ve ödem açısından kilo takibi önerilir. Ayrıca grip aşısı, zatürree aşısı gibi aşılarını aksatmamaları gerekir. İlaç tedavileri bu sürecin omurgasını oluşturmaktadır. İlaç tedavisinde genellikle hastaların 3-4 çeşit ilaç kullanılması gerekebilir. Girişimsel tedavilerde ise hastanın kalp yetersizliği sebebi kalp damar hastalıklarına, ritim problemlerine ya da kapak sorunlarına bağlı olduğunda öncelikle bu hastalıklar stent gibi girişimsel yöntemlerle ya da bypass gibi cerrahi yöntemlerle tedavi edilir. Gerekli olduğu hallerde ritim problemini düzelten veya kalbin daha etkili çalışmasını sağlayan piller takılabilir. Belirli evredeki hastalara ise kısa süreli veya uzun süreli kalp destek cihazı sağlayan ‘yapay kalp’ gibi cihazlar yerleştirilir. Son evrede ise kalp nakline başvurulmaktadır.
Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte özellikle ileri evre kalp yetmezliği bulunan hastalarda kalp pili gibi uygulamalar yapılmaktadır. Kalp pilleri doğru hastalarda kullanılırsa, hastalarda gözle görülür derecede başarılı bir düzelme görülmekte ve kalp nakline ihtiyaç kalmamaktadır. Ancak kalp pili için doğru hasta EKG ile belirlenebilmektedir. Doğru hastaya uygulanan kalp pili sayesinde hastaların ömrü uzamaktadır.